Seyir Suresi /Sohrab Sepehri
- Ayrıntılar
- Kategori: Edebiyat-Kültür
çeviri: serdar okuyucu
seyir suresi
andolsun seyre
ve sözün başlangıcına
ve zihinden uçuşuna güvercinin
kafeste bir sözcük var
sözlerimse bir parça çimenlik gibi açıktı
onlara dedim:
eşiğinizde bir güneş duruyor
ki kapıyı açarsanız davranışlarınıza yansıyacak
ve onlara
taş dağın süsü değildir dedim
nasıl ki bir ziynet değilse kazmanın bedeninde maden
yerin avucunda görünmez bir cevher var
ki tüm yalvaçların gözleri kamaşır parıltısıyla
cevheri arayın
yalvaçlığın otlağına götürün an’ları
ve onlara,
ulağın ayak seslerini müjdeledim
günün yakınlığını, rengin çoğalışını
ve gülün uğultusunu
kaba sözlerin çitinin arkasından
ve dedim:
ahşabın belleğinde bir bahçeyi görenin yüzü
coşku korusunun esintisinde kalacaktır sonsuza dek
hava kuşuyla arkadaş olanın uykusu
dünyanın en huzurlu uykusu olacaktır
zamanın parmakuçlarından ışığı toplayan
ah ile açar düğümünü pencerelerin
bir söğüdün altındaydık
bir yaprak kopardım tepemdeki daldan
ve gözünüzü açın dedim
bundan iyi bir ayet mi istiyorsunuz?
birbirlerine şöyle diyorlardı, işitiyordum:
“sihir biliyor, sihir biliyor.”
her dağın başında bir yalvaç gördüler
inkâr bulutunu omuzladılar
rüzgarı indirdik
başlarından şapkayı uçursun diye
krizantem doluydu evleri
gözlerini bağladık
ellerini yetirmedik bilinç dalının ucuna
ceplerini alışkanlıkla doldurduk
aynaların yolculuk sesiyle bulandırdık düşlerini
sohrab sepehri, hecmê sebz
çeviri: serdar okuyucu
andolsun seyre
ve sözün başlangıcına
ve zihinden uçuşuna güvercinin
kafeste bir sözcük var
sözlerimse bir parça çimenlik gibi açıktı
onlara dedim:
eşiğinizde bir güneş duruyor
ki kapıyı açarsanız davranışlarınıza yansıyacak
ve onlara
taş dağın süsü değildir dedim
nasıl ki bir ziynet değilse kazmanın bedeninde maden
yerin avucunda görünmez bir cevher var
ki tüm yalvaçların gözleri kamaşır parıltısıyla
cevheri arayın
yalvaçlığın otlağına götürün an’ları
ve onlara,
ulağın ayak seslerini müjdeledim
günün yakınlığını, rengin çoğalışını
ve gülün uğultusunu
kaba sözlerin çitinin arkasından
ve dedim:
ahşabın belleğinde bir bahçeyi görenin yüzü
coşku korusunun esintisinde kalacaktır sonsuza dek
hava kuşuyla arkadaş olanın uykusu
dünyanın en huzurlu uykusu olacaktır
zamanın parmakuçlarından ışığı toplayan
ah ile açar düğümünü pencerelerin
bir söğüdün altındaydık
bir yaprak kopardım tepemdeki daldan
ve gözünüzü açın dedim
bundan iyi bir ayet mi istiyorsunuz?
birbirlerine şöyle diyorlardı, işitiyordum:
“sihir biliyor, sihir biliyor.”
her dağın başında bir yalvaç gördüler
inkâr bulutunu omuzladılar
rüzgarı indirdik
başlarından şapkayı uçursun diye
krizantem doluydu evleri
gözlerini bağladık
ellerini yetirmedik bilinç dalının ucuna
ceplerini alışkanlıkla doldurduk
aynaların yolculuk sesiyle bulandırdık düşlerini
sohrab sepehri, hecmê sebz
çeviri: serdar okuyucu